İçlerinde Muammer Karabulut, Bedri Yalçın, 5gvirüsplatformu Sözcüleri ve Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’ın da bulunduğu aşı karşıtları, şimdi de Ankara Tandoğan’da toplanacak.
Aşı karşıtları 11 Eylül’de Maltepe’de bir araya gelmişti. Grup, 26 Eylül’de Ankara Uyanış Mitingi için Tandoğan Meydanı’nda yapılacak mitingi Ankara Valiliği’ne bildirdi.
Ana konunun ‘izole edilmeyen virüs olduğunu iddia eden aşı karşıtları, “Her gün önümüze getirilen, pandemi kapsamındaki tedbirlerin hiçbirisini dikkate almıyoruz!. Artık halk arasında Psikolojik ve psiko sosyal bunalıma yol açan hiçbir konu öncelikli konumuz olmamalı. 19 Eylül 2021 Pazar günü de 81 ilde ve KKTC’de eş zamanlı olarak illerdeki merkezi hastane önlerinde bir kişi, bir dakika saygı duruşunda bulunarak bir karanfil bırakacak ve basın açıklaması yapacak! İsteyenler destek için katılabilecek” dedi.
Sorularına ve iddialarına DSÖ ve Sağlık Bakanlığı’ndan cevap gelmediği taktirde sivil itaatsizlik başlatacaklarını savunan aşı karşıtları, bilim karşıtı iddialarına şöyle devam etti:
“Gayemiz, DSÖ’ye Yarasa ve Konakçı nerede sorusunu sormak, unutmadığımız hatırlatmak ve dünyada bu plandemi süresince yanlış tedaviler sonucu hayatını kaybeden sağlıkçı ve insanların ardına bir dakika saygı duruşunda bulunmaktır.
Ve #DSÖYarasaNerede? Ve #DSÖKonakçısıNerede? gibi soruları gündemde tutacağız.
Eğer dünya kamuoyunun önünde ileri sürdüğümüz iddialara DSÖ’den ve Sağlık Bakanlığında gerekli cevap kamuoyuna belgeleri ile açıklanmazsa sivil itaatsizlik başlatacağız”
Uzmanlar ne diyor?
Geçtiğimiz günlerde TTB ve KLİMİK tarafından yayınlanan “Aşı karşıtlarının iddiaları ve gerçekler” başlıklı bildiride dile getirilenler şöyleydi:
“Aşı karşıtlarının taktikleri:
Taktik 1: Yalanın büyüğünü söyle
Aşı karşıtları toplumu ikna etmek için iki önemli taktiğe başvurmaktadır. Birincisi; doğru olmadığı açık olan bilgilerin büyük bir iddia ile doğruymuş gibi savunulmasıdır. Biliminsanları bunu çürütünce hemen başka bir iddiayı dile getirirler. Böylece kamuoyunu ve biliminsanlarını sürekli meşgul etmeye çalışırlar. Bunu yaparken bir önceki iddialarının çürütülmüş olmasından hiç utanç duymadıkları gibi o konunun önemsiz olduğu, asıl önemli olanın yeni iddia olduğu yönünde bir algı yaratırlar. Bu böyle sürüp gider. Ülkemizden örnek verecek olursak, birkaç ay önce adının önünde profesör unvanı olan bir doktorun grip aşısı içinde alüminyum bulunduğu için yaşlılarda Alzheimer hastalığına neden olduğu iddiası tam da böyle bir iddiadır. Üretilen hiçbir grip aşısının içinde alüminyum yoktur. Bu gerçek Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği tarafından kamuoyuna sunulmuş olmasına karşın, bu kişi ortaya yeni iddialar atmaya ve insanları kandırmaya devam etmektedir.
Taktik 2: Bilimsel gerçekleri çarpıt
İkinci taktik çok daha ikna edici ve sinsidir. Açıkça yalan söylemek yerine bilimsel bazı gerçekleri çarpıtarak veya onlardan yanlış sonuçlar çıkartarak, bir anlamda bilimi kullanarak, yalan söylemektir. Örnek vermek gerekirse, anne sütü bebeği infeksiyonlardan koruduğu için iki yaşını bitirene kadar çocuklara aşı yaptırmak yerine anne sütü vermenin yeterli olacağını iddia ederler. Anne sütünün infeksiyonlardan koruduğu çok doğrudur. Hekimler anne sütünü bebeğin ilk aşısı olarak tanımlar. Ancak bu bilgi ne kadar doğru ise buradan yola çıkarak dile getirilen “tek başına yeterlidir” iddiası o kadar yanlıştır. Yine aşıların özel şirketlerce üretildiği ve bu şirketlerin aşı yan etkilerini gizlediği iddiası da benzer şekilde doğru bir bilgiden yanlış sonuç çıkartmaktır. Aşıları özel şirketlerin ürettiği, kâr etmeyi hedefledikleri doğru olmakla birlikte aşı yan etkileri bağımsız bilimsel kuruluşlar tarafından takip edilmektedir.
Aşı karşıtlığının etkisini azaltabilmek, her fırsatta ve her ortamda bilimsel gerçekleri ortaya koymakla mümkündür.”