ABD’nin önde gelen üniversitelerinden Stanford’ın araştırması ‘Zoom yorgunluğu’nun gerçekten var olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre kadınlar daha çok etkileniyor.
Normalde ofis, sınıf veya toplantılarda yüz yüze yapılacak belki de milyarlarca görüşme son bir yıldır pandemi döneminin gözdesi Zoom ya da benzeri uygulamalarda video konferans şeklinde yapılıyor.
Zoom türü platformlar bu dönemde sosyal ihtiyaçları bir nebze de olsa karşılayıp işleri yürütmemizi sağlasa da fiziki iletişimden dijitale hızla geçişte ‘Zoom yorgunluğu’nun sebep olduğu psikolojik etkiler endişe nedeni.
‘Zoom yorgunluğu’ kavramı, çok sayıda video konferansın etkisiyle artan bitkinlik hissini anlatıyor.
Zihinsel çaba artıyor
Stanford Üniversitesi’nde sonuçları bu hafta açıklanan bir araştırmaya göre bu yorgunluk, muhtemelen, video konferansa has belirli bir ‘mekansal dinamik’ten ya da bu bağlamda diğer kişilerle iletişim kurmakta harcanan ekstra zihinsel çabadan kaynaklanıyor.
Çalışmaya göre ‘Zoom yorgunluğu’ bazı grupları diğerlerinde daha çok etkiliyor.
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre Covid-19 pandemisi, mevcut eşitsizliklerin daha yoğun yaşanmasına neden olarak kadınları erkeklerden çok daha fazla etkiledi.
Peki ‘Zoom yorgunluğu’nda da bu tür bir toplumsal cinsiyet unsuru bulunuyor mu?
10 binden fazla kişinin katılımıyla kurulan örneklem üzerinde yürütülen bu geniş çaplı araştırmaya göre evet.
Birçok hipotez teyit edildi
Çalışmanın sonuçları birçok farklı hipotezi teyit etti.
İlk olarak, beklendiği gibi görüşmelerin sıklığı ve süresi ‘Zoom yorgunluğu’nu artırırken, ‘sözlü olmaya mekanizmalar’ da yorgunlukla ilişkilendirilip araştırmadaki değişkenlerin neredeyse üçte biri için açıklama getirdi.
Buna göre kullanım oranı, demografi ya da kişilik gibi değişkenler kontrol edildiğinde dahi kadınlar erkeklerden çok daha fazla ‘Zoom yorgunluğu’ çekiyor.
Çalışmadaki dilbilimsel analize göre kadınlar açık uçlu sorularda ‘video konferans’tan bahsederken, erkeklere nazaran ‘planlama’ ve ‘yorgunluk’la ilgili ifadeleri daha fazla kullanıyor.
Kadınlar video konferansta kendi görüntüsüyle ilgili ‘ayna anksiyetesi’ni de daha çok yaşıyor. ‘Ayna anksiyetesi’, ‘Zoom yorgunluğu’nda, ‘birincil taşıyıcı.’
Bu hem kişisel anlatımlarda hem de dilbilimsel verilerde gözlemlendi. Kadınlar birinci tekil şahıs zamirini erkeklerden daha fazla kullandı. Bu, ‘Zoom yorgunluğu’ndaki cinsiyet etkisiyle bağlantılı. Birinci tekil şahıs kullanımı kendine odaklılığa işaret ediyor. Kadınlar video konferans deneyimlerini anlatırken daha kendine odaklı bir yaklaşım sergiliyor.
Hapsedilmişlik hissi
‘Ayna anksiyetesi’nin dışında ‘sözel olmayan mekanizmalar’dan ‘çok sayıda bakışın üstünde olması hissi‘ ve ‘hapsedilmişlik hissi’ de ‘Zoom yorgunluğu’nda cinsiyet etkisinin diğer taşıyıcıları.
Araştırma sonuçlarına göre dışa dönük kişiler içe dönük kişilerden, yaşlı kişiler gençlerden, beyazlar diğerlerinden daha az ‘Zoom yorgunluğu’ çekiyor. Ve bütün bu kategorilerin hepsinde kadınlar daha yorgun.