Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, koronavirüs için devam eden aşı çalışmasında, dokuz aylık zamanda klinik öncesi aşamanın tamamlanacağını ifade etti.
DHA’ya konuşan Prof. Dr. Mandal, Kovid-19 Türkiye Platformu’nda bulunan 25 üniversite, sekiz kamu araştırma kurumu ve sekiz firmadan 225 araştırmacının aşı için çalışmasını sürdürdüğünü dile getirdi.
'Kendimizi gösterme zamanımız'
TÜBİTAK başkanı, aşıya dair merak edilenleri şöyle anlattı:
- Son 5 yıl içinde TÜBİTAK olarak Türkiye’deki ilaç ve aşı geliştirmelerine 2.3 milyar lira kaynak ayırdık. Bizim çalıştığımız kurumlarımız bu işe bugün başlamadı. Bu, şu anda bizim kendimizi gösterme zamanımız. Araştırmacılarımız, firmalarımız olarak ve ülkemiz olarak biz bunu yapabileceğimiz noktasındayız. Ülkemizin en seçkin araştırma grupları, bilim insanları bu iş için çözüm üretme noktasında gece gündüz çalışıyor. Covid-19 Türkiye Platformu’nda yapılan aşı ve ilaç çalışmaları ve bu sürecin yönetilmesiyle ilgili topyekun bir seferberlik söz konusu.
Koordineli gruplar
- TÜBİTAK olarak, Covid-19’la ilgili aşı ve ilaç çalışmalarına, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın koordinesinde aralık ayının sonundan itibaren başladık. Biz bununla ilgili hocalarımızdan dokuz ay veya 12 aylık zaman dilimi içerisinde projelerini gerçekleştirilebilecek olanlardan önerilerini aldık. 10 günde projelerin alımı, değerlendirilmesi ve sonuçlandırılması gerçekleştirildi. Başlangıçta 14 projeyle başlandı. Daha sonra 15 ve yakın zamanda da 16 proje şu an yürürlükte. Bu projelerden hem ilaçla hem aşısıyla ilgili gruplarımız var. Bu oluşan platformun en büyük özelliği; bu yapılar birbirinden bağımsız çalışmıyor. Dolayısıyla hem ilaç grubundakiler hem de aşı grubundakiler bir sinerji halinde çalışıyor.
- İlaç grubundakilerin moleküllerinin modellenmesine 10 bin molekül üzerinden başlandı. In siliko (bilgisayar modellemesi) çalışmalar sonrasında bu virüse çözüm noktası oluşturabilecek noktada 26 tane molekül belirlendi. Bununla ilgili şu an sentez çalışmaları başladı. Bir taraftan molekül çalışması gerçekleşti. Daha sonra bununla ilgili çalışmanın sentez ve takibinde de üretimle ilgili bir yapı başlamış oldu. Bunun memnuniyet verici bir gelişme olduğunu söyleyebilirim. Bunun arkasında çok farklı gruplarımız var.
'Virüs doğru tanınmalı'
- Türkiye’de yapılan en başarılı çalışmalar, değişik gruplar tarafından virüsün izole edilmesi aşaması. Bunun takibinde izole edilmiş virüsün genetik karakterizasyonunun yapılması gerekiyor. Yeni karşılaştığınız bir virüsle mücadele edebilmeniz için onu tanımanız ve doğru tanımlamanız lazım. Akabindeki tüm aşamalar buna bağlı. Bunun için de öncelikle bunun tüm dışsal koşullardan izole edilmesi ve takibinde de bu virüsün genetik karakterizasyonunun yapılması lazım. Gelecek hafta içerisinde bu virüsün genetik karakterizasyonunu çıkarmış noktasında olacağız. Bu durum, bu ülkenin yetkinliğini gösteriyor. Biz bu virüsü artık tanıyoruz ve bununla hem ilaç tarafında olsun hem aşı tarafında olsun nasıl mücadele edeceğimizin en önemli göstergeleri arasında olacak.
- Klinik öncesi aşamaları ilaç için bu yaz aylarında belki daha da erken biz bunu sentezleme ve üretme noktasında olacağız. Aşı çalışmalarında ise dokuz aylık bir zaman dilimi içinde klinik öncesi aşama tamamlanmış olacak. Takibinde sürecin yönetim başarısında örnek ülke noktasında olacağımızı düşünüyoruz. Şu soru hep soruluyor: ‘Ülkemizde aşı geliştirilebilir ama üretilebilir mi?’ Türkiye’de belki beşeri ilaç fabrikamız yok ama daha önceki hazırlanmış Sağlık Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın ilgili yönetmelikleri kapsamında bizim hayvan aşısı üretimi için yetkin firmalarımız var. Bu yetkinlikteki firmalar gerekli koşulları sağladıklarında aynı zamanda beşeri ilaç ve aşı üretebilmek için de yetkilendirilebiliyorlar. Ülkemizde inşallah aşı çalışmaları araştırma noktasını tamamladığında aşı da üretilebilecek.