SEÇTİKLERİMİZ – Nuray Büyükdağ’ın T24’teki Şahika Tekand ile röportajı: “Bu sohbet, çıplak ayaklarla yere sağlam basan oyunlar sahneleyen Tekand ile keyfe eşlikçi olmak isteyenlere…”
İlkeli bir duruşa sahip olmanın, gerçekleri dile getirmenin karşılığının olmadığı, doğruları dile getirenlerin televizyon kanallarında sözlerinin kesilerek cezalandırıldığı bir dönemin içinde yaşıyoruz. İnsanoğlunun yenildiği şeyin kendi cehaleti, sustukları, unuttukları ve yaptıkları olduğunu dile getirerek sürgün edilen 'İo'nun tragedyasını akla getiriyor bu durum. Çağdaş insan ve mitolojik karekter! Her ikisini buluşturan ise kulaklara kar suyu kaçırarak huzurları bozan bilgi tohumunu akıllara ekiyor olmaları: Biri "freni patlamış kamyon" benzetmesi yaparak gerçekleri dile getirirken, diğeri (İo) 'Zeus korkuyor' diyerek durduramadığımız, susturamadığımız, aklımızı karıştıran bilgilerle bizi baş başa bırakıyorlar.
Bu hafta, tıpkı İo'da olduğu gibi, tragedyaları ilkelerine sağdık kalarak, çağdaş seyirci için yeniden tasarlayıp yazan Şahika Tekand ile sohbet ediyoruz. 1988'de ilk adımlarını atıp 1990'da Studio Oyuncuları'nı kurarak Performatif Sahneleme ve Oyunculuk Yöntemi'ni geliştiren Şahika Tekand, Studio Oyuncuları olarak yazıp, yönettiği, oynadığı oyunlarla yurtiçi ve yurtdışında pek çok festivale davet edildi. O, uluslararası alanda adından başarıyla söz ettiren öncü bir kaç Türkiyeli tiyatrocundan biri. Görünür, popüler, ticari olan, gişeye, piyasaya yönelik işler değil, meselesi, derdi olan samimi, sahici, sanatsal düzey konusunda ayak direyen işler yaparak, 32 seneden beri inatla ve mücadele ederek inandığı tiyatroyu devam ettiriyor.
Ve bu sene 23. İstanbul Tiyatro Festivali'nin de açılış oyunu olan İo'yu sahneliyor. İo, ilkelerini ve sorumluluğunu kaybeden insanlıkla hesaplaşan, politik günahların edebi kaliteden, estetik kaygıdan uzaklaşmadan ortaya konulduğu bir eser.
"Herkes tiyatro yapabilir, ama devam ettiremez" hissi yaratan Tekand, hikâyelerini sesle, ışıkla, nefesle, karanlıkla, bedenle buluşturup senkronize eden oyunlarıyla ritmi kulağa hoş gelen bir müzik yaratıyor sahnede. Bizler de bu hazla tiyatro heyecanımızı tazeliyoruz sayesinde. Bu sohbet, çıplak ayaklarla yere sağlam basan oyunlar sahneleyen Tekand ile keyfe eşlikçi olmak isteyenlere…
"Kâr hırsıyla atı öldüresiye kırbaçlayanlar sabaha benim kadar huzurlu uyanmadılar…"
Şahika Tekand'ın yazıp yönettiği İO 14 Şubat Cuma günü Zorlu PSM'de!
– Siz aslında daha çok sinemayla başladınız sanatsal üretimlerinize. Anayurt Oteli, Yengeç Sepeti, Akrebin Yolculuğu gibi kült filmlerde oynadınız. Ve sonra bilgisayar çağının ve popülist değerlerin yükselişe geçtiği, başarıya endeksli bir dönemde, oyuncunun da işini kolaylaştıran sinemanın, televizyonun yerine tüm bu hızlı dönüşümün karşısında kan kaybeden tiyatroya geçmeyi tercih ettiniz ve 1990'da Studio Oyuncuları'nı kurarak Performatif Sahneleme ve Oyunculuk Yöntemi'ni geliştirdiniz. Neden tiyatro?
– İlginçtir, 90'ların başlarında, o zamanlarda iyice yükselen yeni hayatın ışıltısına kendini çok kaptırmış ve bu günlerde gazetecilik yapmak konusunda bile oldukça zorlandığını bildiğim bir gazeteci, bir film dolayısıyla yaptığımız bir söyleşi sırasında benim tiyatro yapmak konusundaki inadımdan duyduğu endişe ve iyi niyetle "kültür sayfalarına sıkışıp kalacaksınız, yapmayın!" demişti bana. Herhalde o günlerin ışıltısı içinde kültür sayfalarının bile varlığını sürdürmekte çok zorlanacağı bu günleri öngörememişti. Seçimimin tam da bugünlere bizi getiren koşullar nedeniyle olduğunu anlatmak çok zordu o zamanlar…
… Nuray Büyükdağ’ın T24’teki Şahika Tekand ile röportajının tamamını okumak için TIKLAYIN