SEÇTİKLERİMİZ- Barış Barıştıran ve Aybüke Edis’in Kürt Müzik Korosu Hevdeng ile yaptığı röportaj: Kürt müziği meclislerde oluşmuştur. Bunu başka zemine çekersek, bozulur ve orijinalliğini yitirir.
Kürt müziği meclislerde oluşmuştur. Bunu başka zemine çekersek, bozulur ve orijinalliğini yitirir.
Kürtçe düğün müziklerine dönük eleştiriler de var evet, ama sadece düğün müziği değil müziğin bütün formlarında Kürt müziğini görebiliriz. Rock-pop-hiphop-jazz yani buradan bakarsak, daha doğru görebiliriz
Kürt müziğinde beğeniyle karşılanan, kültürel bir arşiv çalışmasının temelini oluşturan ve müziği tekrardan eski müzik meclisleri formatına dönüştürmeyi hedefleyen ve ortaya çıkan müziği, meclis icrasıyla sunan HEVDENG korosundan Nihat Balka, Mihemedê Serhedî, Evîn Balka, Hozan Medeni, Rohat Havîn, Mücahit Tuci, Muğdat Çalışkan, Tahsin Seyhan, Okan Azhan ve Senar Ok ile buluştuk.
‘Hevdeng’ nasıl bir koro ve temelleri neler?
Bundan yaklaşık 3 yıl önce Wan yöresi sanatçılarının belgeselinde bir araya geldik ve ezgilerini seslendirdik; o an fark ettik ki farklı nüanslara sahip olan her birimizin bir eseri farklı farklı okuması, bir renklilik yarattı. Bu farklılıklar üzerine bir araya geldik. Bunu biraz da meclis formatında kurgulamaya başladık. Bir araya gelip tartışma, düzenleme, derleme ve toparlama çalışmaları yürüttük ve adını belirledik.
Herkes müzikle mi uğraşıyor günlük hayatında?
Evet hepimiz çeşitli alanlarda müzikle uğraşmaktayız. Mesleki olarak da iş kollarımız var ayrıca koroda bir kadın arkadaşımız var sadece; o da ev kadını olarak müzikle ilgilenmekte.
Bir görev dağılımı var mı koro içerisinde?
Yani çok çizgilerle belirlenmiş bir görevlendirme yok ama mali ve organizasyon konusunda planlamayı yapan arkadaşlar belli.
Komün bir çalışma mı hakim?
Kararlarda ortak bir çalışmamız var. Metodumuzun müzik meclisi çalışması olduğunu görebilmekteyiz. Bir araya geldik. Çalışmalar derlenip toparlandı ve bir albümün çıkması gerektiği fikrine ulaştık.
Okunan eserlere hangi yollarla ulaştınız?
Bunlar arkadaşlarımızın repertuarları. Çocuklukta köy yaşamında duydukları-okudukları eserleri araştırdık. Dilin kullanımı, söz değişikliklerinin tespiti, eserdeki bütünlüğü sağlama ile doğruya ulaşma sürecini yürüttük. Bunun sayesinde bizler de yeniden öğrenmeye başladık hem kullandığımızın dilin zenginliğini hem de müzikal derinliği.
Koroda enstrüman formatı, kullanılan enstrümanların yoğunluğu ve hakim olan enstrümanlarınız nedir?
Bağlama ve erbane ağırlıklı yürümekte ama albümde böyle değil tabi ki.
Performanslarınızda hangi enstrümanlarla dinleyeceğiz sizi?
Sabit bir enstrüman üzerinde durmadık; yani batı enstrümanları da var doğu enstrümanları da. Bizim esas aldığımız şey zaten albümde çalan enstrümanlar. Onlar bizi anlatıyor. Yani performans yaparsak, albümdeki enstrümanlara yer vererek çıkmayı düşünüyoruz.
Bu tür koro ya da oluşumlarda, bir süreç yaşanır. Gerçekleştirilen performanslar sonucunda albüm çıkarılır. Sizde tam tersi bir süreç söz konusu, performans yapmadınız ama albüm çıkardınız. Sebebi nedir?
Örneğin Wan yöresinin “nêrî” diye bir eseri var. Bulduk, yaşamalı dedik ve korumak adına kayıt altına aldık. Yani performans yerine arşiv çalışması yapıyoruz asıl hedefimiz bu. Performans korosu olup olmayacağımızı ise, hâlâ tartışıyoruz. Hedefimiz ve felsefemiz kayıt altına alma, yayma ve bunu ulaştırma. Hedefimize ulaştık bir bakıma, çünkü isim konusunda bile bu durum ortaya çıktı. HEVDENG 1-2-3 diye gideceğiz. Çünkü eşseslilik esas.
Peki albüm nasıl oluştu? 13 eserin özellikleri neler ve eserlerin albümde yer almasına nasıl karar verdiniz?
Eserleriniz bölgesel mi yoksa ulusal özellikler mi yansıtmakta? Çünkü farklı bölgeler ve inançlardan eserler yer almakta…
Albümdeki eserler, yöreselden çok anonim eserler. Bölgelerden çıkmış olabilir ama genel bir söylenceye dönüşmüş. Yani “Gelyê şaxî”, “Kelha bazîdê” eserleri, sadece Wan ya da Bazîd’e ait değil çünkü eserlerimiz Kürdistan’ın eserleridir. Zaten albümü incelediğinizde göreceksiniz ki; eserlerimiz üçleme şeklinde söylenmiştir. Yani bir eserin farklı biçim ve versiyonlarına da yer verdik. Çünkü sözel ve anlatımsal olarak farklılıkları taşıma amacıyla böyle yapıldı. Êzidîlerin eserlerini de aynı formatta okuduk.
Hevdeng olarak bölgesel müzik formlarını ulusal müzik formuyla mı buluşturdunuz?
Evet, aynen bu. Farklı bölgesel müzik formlarını ulusal Kürt müziği formuyla buluşturduk.
Müzikal iletişiminizi nasıl kuruyorsunuz? Koro bir araya nasıl geliyor, çalışılacak eserlere nasıl ulaşılıyor?
Bizde bulup getirme vardır yani eseri bulan arkadaş getirir ve esere dönük çalışmalar başlatılır. Tüm üyelerimiz bir arada oldu mu haftada 2 gün toplanıyoruz (tabi tutuklanmalar olmasa hep bir aradayız). Salt eserler üzerinden bir araya gelmiyoruz; gündemi, kentimizi, sorunlarımızı yani tartışılması gerekenleri tartışıyoruz. Müzikal olarak da eserlerin sözlerini ve melodilerini tartışıyoruz. Çocukluğumuza gidip eserleri o döneme göre canlandırıyoruz. Sonra eserle ilgili içimizden birkaç arkadaşı görevlendiriyoruz. O da araştırmaları tamamlayıp eksiklikleri gideriyor ve okuma sürecine dahil ediyor.
Akademik olarak müzikal eğitim alan kimse var mı koronuzda?
Yok, hepimiz alaylıyız herhangi bir akademik eğitim almadık. Yaşadığımız şehrin etkisi var; çünkü Wan, Kürdistan’da folklorik müziğin merkezi diyebileceğimiz bir yer. Bu da bize yansımış doğal olarak.
Grup üyelerinde büyümeye dönük bir planlama var mı? Daha kalabalık bir koro mesela?
Biz başta 15 arkadaştık; karşılıklı prensipte uyuşamadığımız arkadaşlar oldu. Hep çağrı yapıyoruz. Çekirdek kadroyu ve temeli oluşturduk, başkalarını ekibe dahil etme konusunda açığız. Hatta çocuk korosu kurma gibi bir amacımız da var. Çünkü çocuklar, müziği böyle bir kaynaktan tanımaya başlamalı.
Koroda tek bir kadın ses var, bu sizin için zor olmuyor mu?
Zorlukları var tabi. Özellikle çalışma planlamalarında. Maalesef şu an yalnızım. Ne yazık ki kadınların bu tür projelerde yer alması zor, çünkü toplumsal sıkıntılar engel olmakta, bu da katılımı etkilemekte.
Peki bir kadın olarak repertuara ya da şarkıda kullanılan dile dair itirazınız oluyor mu? Yani bu uygun değil dediğiniz?
Yani çok ciddi şekilde olmadı çünkü zaten arkadaşlar kullandıkları dile dikkat ediyor. Ayrıca bir yandan da eserlerin ilk haline sadık kalmaya çalışıyoruz.
Kaynağımız Kürdistan
Albüm için Serhad müzikleri deniliyor, bu karşılıyor mu sizin iddianızı?
Hayır tabi ki. Biz Serhadlıyız, hepimiz Wanlıyız. Wan merkezli bir çalışma oldu, belki bu yüzden böyle lanse edildi ama öyle değil, sadece çıkışımız buradan ama eserlerimiz Kürdistan’ın her bölgesinden yani.
Peki Wan dedik, albümde karşılığını Wan coğrafyasında bulan eserleriniz var mı?
Evet var tabi. “Hey cer”, “Şekir axa” eserlerinde var. Wan’da gerçekleşen bir olay var anlatımlarda. “Nêrî” eserinde de var. Tabi genel olarak Wan’ın aşağılarında yani Botan’a yakın bölgelerinde daha hakim bir durum söz konusu.
Albümünüzü değerlendirdiğinizde nasıl bir sonuç ortaya çıkıyor? Yani sesler ve müzikal enstrümanların dengesi kurulmuş mu?
Zengin bir orkestra var. Dengeler, standartlara göre belirlenmiş, yani solo çalışmalardaki tonlamaları burada duyamayabiliriz çünkü orada bir dengesizlik var yani solist sesleri yükseltilmekte. Fakat bizde öyle değil, bir denge kuruldu ve her şey bu dengeye göre belirlendi. Bir ahenk söz konusu yani.
Kürt sanatçılar, neyi niçin yaptığının farkında mı? Hevdeng, eksik ve yanlış durumlara karşı nasıl bir duruş sergileyecek?
Kürt sanatçılar bunu netleştirmeli yani. Örneğin; eski dengbêjler para kazanmak için bunu yapmadılar, aşkla yaptılar ve yaptıklarının da farkındaydılar. Sanatçı neden, niçin bunun cevabını vererek yaklaşmalıdır sanata. Biz de bunu yaşadık, pratikte bize dahil olup popüler olmak amacıyla gelenleri de gördük ama bizim prensiplerimiz var. Klasik olacak ama baştan beri söylüyoruz kimse bir beklentiyle gelmemeli buraya, çünkü beklentilerin yerine manevi getirisi olan manevi boyutun önemli olduğu bir çalışmayı yapıyoruz. Bu meclis örneğimiz; Kürdistan’daki şehirlerde, mahallelerde, köylerde olmalı yani her bölgenin müzik meclisleri olmalı ve üretimler bu şekilde dinleyiciye ulaşmalı. Halka müzikal olarak hizmet etmek, biraz da müzik meclisleriyle mümkün çünkü. Bu pazarın dışında bir durum. Kolektif çalışmak bir felsefedir, her yerde sanat diyerek yaklaşmalıyız.
Müzik icra alanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müzik her yerde icra edilebilmeli. Önyargılardan arınmamış insanlar, müziğin alanını sınırlandırmaktadır. Müziğin icraatındaki sorun, benlik ve kimlik oluşumuna bağlıdır. Bunlar da icra edenle ilgilidir. ‘Kürtler, sadece dengbêjlik kültürüyle tanınacak, başka formları yoktur ve olmamalı’ görüşü asla kabul edilemez. Her yönüyle olmalıdır. Kötü deneyimleri de olabilir ama zamanla çok kaliteli noktalara ulaşacaktır. Bir de müzik gruplarını denetleyen bir anlayışla yapılmalı, belki de bu yönde yetersizlikler var. Eskiden Kürt müzik gruplarını denetleyen yapılar vardı, belki de kaliteleri buradan gelmekte. Örgütlülüğe bağlı üretimlerin durumu hep böyle gelişmiştir.
Eleştiriyle düzeltmeyi sağlayabiliriz. Bir araya gelmenin böyle bir katkısı oluyor.
Kürt müzik meclisleri oluşturulmalı
Kürt müziğini konuşalım, hepiniz farklı gruplarda Kürtçe müzik yapıyorsunuz. Kürt müziğinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yani bir şeyleri eklemek lazım. Biz 3 yıllık çalışmamızdan sonra bir atölyeye dönüşmeliyiz. Çünkü hizmet vermek ve arşiv oluşturmak amacıyla hareket etmemiz lazım. Biz öncelikle popülist kaygılardan uzak hareket ettik, çünkü böyle olmalı. Yani Kürt müziğinde yıllardır bir tartışma var; tüketime dayalı müzik söz konusu. Dinlemekten çok eğlence esas alınmakta. Dinleyici bu durumda toplumdan çıkan sanatçı ve üretimlerden şekillenmekte, birbirini bu çerçeveden beslemekte. Ama tabi buna karşılık yıllardır Kürt müziğine emek verenler var. Ortadoğu’nun en kadim halklarından bir halkın müziği. Tabi ki müzikal olarak da kadim, derinlerine inebileceğin eski ve sağlam bir geçmişi var. Ama buna kafa yoran sanatçı ve müzisyen sayısı çok az. Bakınız, özellikle Türkiye’de Kürtçe müzik yayını yapan kanallar var. Bunlar, Kürt müziğinin ve kültürünün altını oymakta ve bu durumu da ekonomik kaygılarla dile getirmekteler. Ama biz bir araya gelirken de hiçbir ekonomik destekle ya da sponsorlukla bir araya gelmedik. Samimiyet de burada çıkıyor, bizim bir aidat sistemimiz var, bu çerçevede sağlamaktayız üretimlerimizi.
Yani şarkı okuyan herkes sanatçı mıdır? Bunlar tartışılmalı. Bir şarkıyı güzel seslendirmek, sanatçılık mı kazandırıyor? Her şarkı öğrenen ben sanatçıyım diyor kendisine, olmuyor bu şekilde. Yani Kürtçe müzik yapıyorsun, Kürtsün ve Kürtçe bilmiyorsun. Eserlerin yanlış okunup yanlış dağılmasına sebep oluyorlar. Kürt müziği; düğünlerde, böylesi kanallarda bitirilecek bir durumda değil paylaştıkça çoğalan bir şeydir. Yani zaman içerisinde iyi müzik yapan kalır kötü müzik yapan gider, bunu bu şekilde değerlendirirsek daha doğru olur.
Sistem; Kürt müziğini ve kültürünü merkezinde esas alarak yayıncılık yapan kanalları kapattı. Sizce mevcut Kürtçe yayın yapan kanallar, bu köklere nasıl bir hizmet etmekte?
Özel televizyonların Kürtçe yayın yapma izninden sonra bir pazar oluştu. Herkes Kürtçe söylemeye çalıştı. Ama burada şu var; halk, Kürt kültürünü ve müziğini korumaya yönelik bir önlem almadı. Sistem de bu kültürü korumaya çalışanları ekarte etti ve kanallar kapatıldı ama Kürt müziğine pazar olarak bakanların ise, önü açıldı.
Son olarak neler söylemek istersiniz, gelecek projeleriniz var mı?
Projelerimiz var evet ama hâlâ ilk albümümüzü dağıtıyoruz çünkü bir dağıtım sorunu var, yani maalesef kendi albümümüzü kendimiz dağıtıyoruz. İleriye dönük olarak da, Hevdeng-2 albümümüz hazır bekliyor. Hevdeng olarak hiçbir yerin katkısı ve desteği olmaksızın bir arada oluşumuzun bir anlamı var, salt müzikal bakmamak gerekiyor. Tamamen kendi emeğimiz ve çabalarımızla bir araya geldik. Bir duruşun ete kemiğe bürünmüş haliyiz. İstenilse, bu tür çalışmalar çoğalır ve çoğalmalı da. Biz örnek olduğumuzu düşünüyoruz. Hem müzik hem de çalışma biçimimiz bu anlamda önemlidir. Bu arada gazeteniz aracılığıyla bu çalışmaya gönüllülük esasıyla katılacak ve bu oluşumda olduğu için mutlu olacak insanlara da seslenmek istiyorum. Gelin hep birlikte olalım bu mecliste. Başka çalışmalarda dinleyicilerimizle buluşmak dileğiyle.
Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi