SEÇTİKLERİMİZ – Türkan Balaban’ın Devrimci Karadeniz’de yer alan yazısı: “Trabzon, Rize, Ordu, Gümüşhane, Samsun, hatta Kars gibi kentlerde Müslümanlık ve Hristiyanlıktan çok daha önce kutlanan ‘Kalandar’ antik çağlardan günümüze kadar ulaşan nadir geleneklerden biri.”
“Kalandar gecesi devlet bacası
tasımı dolduran cennet hocası
Doldurtmayan cehennem hocası
üstte erkeği altta dişi”
”Gece geldim kapınıza
Selam verdim yapınıza
Selamımı almazsanız
Daha gelmem yapınıza”
“Kalandar soğuğunda
Ya bakın kaldık dara
Açın siz kapıları
Biz geldik Kalandara”
Karadeniz’de 13 Ocak’ı 14 Ocak’a bağlayan gece yani yılbaşı gecesi yüzyıllar boyunca bu ve benzer manilerle insanlar yeni yılın başlangıcını kutlar. Kalandar günümüzde çok az köyde yaşatılmaya çalışılan 3 bin yıllık bir “yeni yıla merhaba” geleneğidir.
Trabzon, Rize, Ordu, Gümüşhane, Samsun, hatta Kars gibi kentlerde Müslümanlık ve Hristiyanlıktan çok daha önce kutlanan bu kutlama antik çağlardan günümüze kadar ulaşan nadir geleneklerden biri.
Pontoslu Rumların, Helen kültürünü devam ettirdiği Kalandar geleneği, bir inanışa göre bir evlilik töreninin kutsanması anlamına geliyor. Tanrıların ve tanrıçaların yaşadığı dönemde en büyük Tanrı kabul edilen Zeus ile eşi ve kızkardeşi Hera’nın evlendiği ay olan Gamelyon ayı bugünkü kullandığımız takvimde Ocak ayının ortasında başlar, Şubat ayının ortasında biter yani 14 Şubat Sevgililer Günü’nde.
Belki de Zeus ile Hera’nın bu evlilik törenlerine atfen, ‘kısmet açan’ Kalandar çöreğinden yiyen bekar genç kadın ve delikanlıların o gece evlenecekleri kişiyi rüyalarında göreceklerine de inanılır.
Kalandar geceleri, gençler ve çocuklar kemençe eşliğinde horonlar oynayanarak toplanır ve köydeki tüm evleri gezerler. Gençler kapıyı çalıp içeriye ucu uzun bir ipe bağlı boş bir torba atar. Evlerden de torbanın içine koliva (haşlanmış mısır), fındık, ceviz, meyve bir de Kalandar çöreği konulurdu. Evlerin önüne gelenler yine köyden köye değişen ama ana teması benzer bir tekelenme söyler, ardından da Momoyeros oyunu adı verilen bir seyirlik oyun oynardı.
Özhan Öztürk, Kalandar gecesi söylenen manileri şöyle aktarıyor[1]:
“Kalandaris kulandaris
Erkek uşak dişi buzak
Ve Allah ver
Dolsun bacak”
(Sürmene Macuka)
“Kalandar gecesi
Devlet bahçesi
Veren hatun
Vermeyen katir”
(Çaykara/Şerah)
“Kalandar gecesi devlet bacası
Tasımı dolduran cennet hocası
Doldurtmayan cehennem hocası
Üstte erkeği altta dişi”
(Çaykara/Şur)
Ama Kalandar gecesinin en önemli etkinliği Momoyeros da denilen geleneksel halk tiyatrosudur. Ayrıca oyunun da baş karakterinin adı olan Momoyeros kılık değiştiren, acayip giyinmiş kişi ve kurnaz, içten pazarlıklı adam anlamındadır.[2] Halk tiyatrosuna adını veren Momoyeros ayrıca oyunun da başrol karakteridir.
Karagöz perde oyunundaki gibi sözsel çeşitliliğin görülmediği Momoyeros geleneksel Helen halk tiyatrosunun en eski ve en saf biçimi olma ayrıcalığına sahiptir. 3 bin yıllık bir halk tiyatrosu geleneği olan Kalandar ve Momoyeros yüzlerce yıl Karadeniz bölgesinde korunmuş ve 1924 mübadelesinin ardından kalanlar tarafından yine de sahiplenilmiş, git gide azalsa da sahnelenmeye devam etmiştir.
Momoyerosların kendiliğinden oluşan oyunlarına düzenli olarak katılan kişilerin rol ve sayısı farklı farklıdır. Kadın ve erkeklerin birlikte canlandırdığı karakterler bazen 4-5 olabildiği gibi bazen de 25-30 olabilir.
Geleneksel Pontos Halk Tiyatrosu Momoyeroslarla ilgili en kapsamlı çalışma Hristos Samuilidis tarafından hazırlanan doçentlik tezidir. Türkçeye Sema Sandalcı tarafından çevrilen eser, 1999 yılında Belge Yayınlarından Geleneksel Pontos Halk Tiyatrosu adıyla yayınlanmıştı.
55 çeşit oynanan Momoyeros oyununun karakterleri
Samuilidis, 55 çeşit oynanan bu tiyatro oyunundaki temel karakterleri şöyle açıklar[3]:
Momoyeron: İhtiyar, kısa boylu komik biridir. Genelde gelini kaçıran kişidir. Tiyatronun baş kişisidir. Sözleri ve hareketleriyle seyircileri güldürür. Yeni yıl şiirini okur.
Damat: Genelde Şeytan ya da gelini kaçıran kişi Momoyeros tarafından öldürülür. Bazen gelin bazen kaçıran kişi bazen de doktor tarafından gaz çıkarılarak diriltilir. Ama sonunda düğünü olur.
Gelin: Bir erkek tarafından canlandırılan gelin, hiç konuşmamasına rağmen temel ve zorunlu karakterlerden biridir. Her oyunda kaçırılır ama damat ya da başka bir karakter tarafından kurtarılır. Genelde doktor diriltinceye adar Momoyeros tarafından öldürülen kocası, yani damat için ağlayıp feryat eder. Bazı oyunlarda bayılır. Doktor onu da iyileştirir.
Ayı: Karadeniz ayıların çok olduğu bir bölgedir. Bu yüzden oyunların çoğunda ayı karakteri bulunur. Çok eski yıllarda Trabzon pazarında satılan ayı postlarını giyen yaşlı kişiler tarafından canlandırılırdı. Oyunda taklitler yapar, çeşitli hareketlerle seyirciyi güldürür. Ayı karakteri bazen deve, keçi de olabilir.
Kadı: Osmanlı döneminden sonra oyunlara giren bu kararkter hiçbir ayrıntı anlatılmadan ya da kimi ve niçin yargıladığı belirtilmeden yargılamalar yapar. Örneğin Kiziri ve kardeşini öldürmekten suçlanan derebeyi atlıyı yargılar ve fakat bir kese lira dolusu cömert rüşvetten sonra onu serbest bırakır.
Kral: Bizans döneminden sonra oyunlara giren bu karakter sürekli herkesi izler, emirler verir. Derebeyinin çocuğu olan Şeytanın öldürülmesini emreder. Yaveri ateş ederek emri yerine getirir. Kumpanyanın baş kişisi olmadığı sırada gelinle baş kişiden sonra bir Avrupa dansı yapar.
Şeytan: Çeşitli rolleriyle kumpanyanın bilinen kişilerinden biridir. Çok konuşmaz ama çok hareketlidir. Seyircilerle ve tiyatronun diğer karakterleriyle dalga geçer, çeşitli hareketler yapar. Grubun önünden gider, evlere girer, diğer kişi ve seyircileri kötülük, utanmazlık ve komik şeyler yapmaya teşvik eder. Gelini kaçırır ya da kaçıranlara yardım eder. Bazen de tam tersi gelini korur.
Kalandar gecelerinde oynan tüm tiyatro oyunlarında anlatılan hep bir evlilik öyküsüdür bazen karakterler ve oyunun teması çeşitlilik kazanır sadece. Ama hepsinde halk şarkıları ve horon mutlaka vardır. Kemençe olmazsa olmazken ona bazen de kaval, zurna, tulum ya da davul da eşlik eder.
Kalandar gecelerine dair Sürmene Aso’dan Necati Çakırca’nın tanıklığını ise şöyle aktarar Özhan Öztürk:
“Kalandar senenin bir guninde yapilan Rumlardan galma bir anane olarak bize kada gelmiştir. Şu anda köyde yapılmıyo bunlar. Kalandar güni, mahallenun gençelir toplanarak işte bir kadın kıyafetine sokarlardı eski tiyatrolarda zenne derler, bir de dede yapilur. Yüzüni evvela post takılır, o posttan bıyık sakal yapılı, yüzünü kömürle boyarlar. Kadın kıyafetirne giren keşan takar. Bu mahallenin dedesi ve kadının karşı mahallenin torbasını kazırırlar. Rumlardan öğrenmişiz.”[4]
Akşam yemeğinden sonra tüm köy halkının da katıldığı bu özel kutlama Hristiyanlığın ilk dönemlerinde Karadeniz’de baskıyla karşılanır. Bunun sebebi Hristiyan kutlamalarında yeni yıla başka bir tarihte girilmesidir. Roma döneminde Ocak ayının ilk beş günü yeni yılı kutlamak için çeşitli eğlenceleri de kapsayan Hristiyan bayramına dönüştürülür. Ancak bu durum, yeni yıla 13 Ocak girilmesinin kutlandığı Hristiyanlık öncesi bir gelenek olan Kalandar’a bir kısıtlama getirilmesine de yol açar. Samuilidis, kilisenin, halkın yeni yıl şenliklerine göz yummadığına dikkat çekiyor[5]:
Kilise önce Kalandarı kafir işi deyip aforoz etti
“Kilise bunların kafir işi olduğunu söylüyordu. Kilise bunlara şiddetle karşı çıkıyor ve bunların yerine Hristiyan kutlamalarını kabul ettirmek istiyordu. Fakat sonraları yitip gitmelerindeki boşluğu görerek bunlara göz yumma ve daha sonraları da bunları himayesi altına alma ihtiyacı duyar. Böylelikle arkaik halk tiyatrosu, bu Hristiyan bayramlarıyla korunmuş olur.”
Halk kutlamalardan vazgeçmeyince Kilise Kalandarı kabul etmiş olur ama Momoyeroslara yeni karakterler girer. Kral, Kralın yaveri, Papaz hatta Bizans savaşçılarına benzer kıyafetler giyen bazı karakterler de oyunlara eklenir.
Osmanlı döneminde ise baskı yaşanmaz. Hatta Trabzon vilayetinde bazen Kalandar gecelerinde profesyonel gösteri yapacak tiyatro ekiplerine asker ve bir subaydan oluşan bir koruma verilir. Ancak Osmanlı döneminde de Momoyeros oyunlarında bu defa da kadı, derebeyi, atlı gibi bazı yeni karakterler görülür.
Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de oyunlara eklenen kral ya da kadı, muhtar gibi karakterler iktidarı ve kötüyü temsil eder. Toplumsal etkiler de oyunlar da hissedilir. Kaçak tütüncüler, doktor, hatta fotoğrafçı sonradan tanışıldıkça oyunlara giren karakterlerdir. Ama genel olarak otoriteyi aşağılama, dalga geçme oyunlarda güçlü olarak var olur.
Tiyatro gösterisinin ardından gecenin sonunda heybeci, evlerden topladıklarını dağıtır. Bazı çantalardan çıkan tuzlu Kalandar çöreğinin önemli bir işlevi vardır.
Kısmet açan Kalandar Çöreği tarifi
Kalandar çöreği ya da tuzlu çörek, sevdalanmayı tetiklediğine inanılan bir yiyecektir… Genelde evde evlenme yaşına gelmiş çocukları olan annelerin yaptığı bu çörekler yörede ‘kısmet açıcı’ olarak bilinir.
Tuzlu çörek yapmak için un ve tuz yedi ayrı evden toplanır. Daha sonra bekar genç kadının annesi tuzlu bir çörek yapar ve çantacının attığı çantanın içine koyar… Rivayet odur ki o tuzlu çöreklerden yiyen delikanlı ve genç kızlar evlenecekleri kişiyi rüyalarında görürler…
Eğlenceler biter, çörekler yenir, herkes evine çekilir ve yeni yılın bereket, sağlık ve mutluluk getirmesi dilekleri dilenir ama Kalandar bitmez…
Ertesi sabah geleneğin son ritüeli yapılır… Eve ilk kim girecek?
Eve ilk girenin uğuru
Kalandar’ın ilk günü yani 14 Ocak sabahı eve ilk kişinin kim olacağı büyük önem taşır… Kişinin niteliklerine göre o yıl evin bereketli olup olmayacağına inanılır… Örneğin eve kötü huyu, şanssızlığı ile tanınan kişilerin girmesinin o yıl felaket getireceği düşünülür… Bu yüzden de o sabah evin kapısı çalındığında ev sahibi açmayabilir ya da izin vermezse eve girilmez…
Bazen de özellikle uğur getirdiğine inanılan hatta iyi huylu, temizli giysi çocuklar eve davet edilir, ilk onun eve girmesi sağlanır…
Bazı köylerde ahırdan getirilen buzak sağ ayağıyla eve sokulur, bunun bereketi artıracağına inanılır…
Kalandar’da gün sayması da denilen bir de olay vardır… Kalandar’ın ardından gelen 12 gün 12 ayla ilişkilendirilerek takip edilir ve o yılın nasıl geçeceği öngörülürdü… Örneğin 6 gün yağmur yağmışsa Kiraz ayı (Haziran) yağmurlu geçecektir…
[1] Özhan Öztürk, Karadeniz Sözlüğü Cilt 1, Sayfa 596, Heyamola Yayınları, 2005.
[2] D.Papadopulas “Ta Momo(y)eria”. Pont. Est. Sayı 38-39, Selanik 1953.
[3] Hristos Samuilidis, Geleneksel Pontos Halk Tiyatrosu, Sayfa 32-67, Belge Yayınları, 1999.
[4] Özhan Öztürk, Karadeniz Sözlüğü Cilt 1, Sayfa 597, Heyamola Yayınları, 2005.
[5] Hristos Samuilidis, Geleneksel Pontos Halk Tiyatrosu, Sayfa 151, Belge Yayınları, 1999.