Musul’da devam eden çatışmalar sırasında IŞİD çetelerinin kentin altına açmış olduğu yeraltı tünellerinde Asur dönemi saray kalıntıları bulundu.
2014’te Bağdat’ın kuzey ve güneyinde geniş alanları ele geçiren IŞİD, bölgedeki pek çok arkeolojik ve dini mekanı yok etmeye başlamıştı.
Musul’daki tüneller ise ilk olarak Ocak ayı sonrasında şehrin doğusunun çetelerden alınmasıyla farkedildi. Karanlığa gömülmüş olan tünellerde Irak Ordusu askerleri Asur döneminden kalma iki kanatlı bir boğa kabartması ile karşılaştılar.
Bu şaşırtıcı buluntuların ortaya çıkması her ne kadar çok sevindirici dahi olsa, toprağın üstünde devam eden ağır çatışmalar, eserlerin oldukları yerden çıkartılmasını zamana karşı bir yarışa dönüştürmekte. Tünellerin çökme riski de oldukça yüksek.
Ninova Eski Eserler sorumlusu Layla Sallih, tünellerdeki riskin büyük olmasına rağmen mevcut buluntuların tarihsel olarak çok önemli olduğunu söylüyor.
Tüneller çatışmanın parçası olarak açılmış olabilecekleri gibi, kaçakçılık için de açılmış olabilir. Çünkü 2014 yılında IŞİD tarafından yok edilen Yunus tapınağının altında da kara pazarda satmak için eser toplamaya yarayan geniş tüneller açılmıştı.
Eski Eserler sorumlusu Layla Sallih, eserlerin MÖ. 8 yüzyılda Asur dönemine tarihlendiğini ve Iraklı arkeologlar tarafından bölgedeki varlığı bilinen Kral Assarhaddon’un sarayından geldiğini söylemekte. Sallih, özellikle tünel duvarının parçası haline gelmiş dört kadın yüzünün çok önemli bir buluntu olduğunu söylüyor.
Sallih olasılıkla tünelleri çökme riskinin farkında olan çetelerin pek çok önemli eseri çıkaramamış olduğunu ancak bulunmuş olması muhtemel pek çok diğer ufak buluntunun yağmalanmış olduğuna emin olduklarını belirtiyor. Nitekim tarih eser kaçakçılığı IŞİD’in büyük ölçekte önemli finans kaynaklarından biri durumunda.
Eserlerin durumu belirsiz
Eski eserler sorumlusu Sallih, öncelikli hedeflerinin çalışma yapılabilmesi için tünellerin çökme riskine karşı nasıl bir sistem geliştireceğini çözmek olduğunu belirtiyor.
Buna ek olarak Sallih; Musul’un doğu kesiminde güvenlik durumunun pek de garanti olmadığını, nitekim çatışmaların toprağın üzerinde kimi zaman tanklar, kimi zaman savaş uçakları ile devam ettiğini, araştırma yapmak istemelerine rağmen olası saldırılardan çekindiklerini belirmekte. Sallih bu önemli buluntuların ortaya çıkarılması için sadece Irak arkeolojisinin yeterli olamayacağını ve diğer ülkelerin de bu konuda onları destek olmaları gerektiğini belirtiyor. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için de öncelikle güvenliğin sağlanması gerektiğini de ekliyor.
IŞİD’in bölgedeki tarihe telafi edilemez etkileri oldu
Asur imparatorluğun kalbinde Nimrud’ta buldozerler, kazmalar, patlayıcılar ile yapılan yıkım veya Nabi Yunus tepesindeki Yunus’un mezarının bulunduğu tapınağın patlayıcılar ile yok edilmesi tüm dünyada tarihe önem verenlerin hafızalarına kazınmış durumda.
Öte yandan Iraklı yetkililerin aktardığına göre Musul’un doğusundaki bir evde ise Nabi yunus tapınağına ait olduğu düşünülen 107 adet çanak çömlek ele geçirildi.
Irak Kültür Bakanı yardımcısı Qais Rashid, geçen ay Paris’te düzenlenen bir UNESCO konferansında, IŞİD’in sadece Musul bölgesinde en az 66 arkeolojik alanı yıktığını belirtmişti.
Rashid, “Bazı arkeolojik alanlar otoparka dönüştürüldü. Müslüman ve Hıristiyanların ibadet yerleri büyük yıkıma uğradı. Binlerce el yazması yok oldu” dedi. Aynı konferansta söz alan Salim Halaf ise Nabi Yunus’un tünellerinden 700’den fazla arkeolojik eserin karaborsada satıldığını söylemişti.
(ARKEOFİLİ)