DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, olası bir anayasa referandumunda “Toplum AKP’ye dur demek için fırsat bekliyor. Bu da bunun fırsatı olacaktır. Referandumdan ‘Evet’ çıkmaz” dedi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), dün Diyarbakır’da düzenlediği Parti Meclisi toplantısının ardından bugün gazetecilerle buluştu.
Tutuklu siyasetçiler
Yüksek’in tutuklu seçilmişler ve üyelerine ilişkin yaptığı açıklamada öne çıkanlar şöyleydi:
1 Kasım seçimlerinden bu yana 4 binden fazla üyemiz tutuklandı. Arkadaşlarımızın tamamı siyasi faaliyetlerinden dolayı tutuklu bulundukları için bırakılmalarını talep ediyoruz. Bu ülkede rahat bir siyaset yapanlar tutuklanırsa, başka araçların öne çıkmasına yol açılır. Bu yanlış bir yöntemdir. Türkiye’de siyaset yapanların cezaevlerinde işi yok. Bunların sokakta, mecliste veya belediyelerinde siyaset yürütmelidirler. Siyaset biçimi ve tarzı ne olursa olsun, siyasetin tutuklama ile engellenmesi ortaçağda kaldı. Demokrasi usulü bu değildir. Demokrasi ülkelerinde olmaması gerekiyor. Giderek Türkiye’de cezaevi siyasetin bir aracı haline getirildi. Yargı siyasetin aracı haline getirildi.
Baskılara dikkat çeken Yüksek’in hemen bunun ardından yaptığı vurgu ise temsil ettikleri halk kitlesi adına demokratik siyasette ısrar edecekleri vurgusuydu.
‘Savaşı iliklerimize kadar hissediyoruz’
Yüksek şöyle devam etti:
Çatışmanın ve savaşın ne anlama geldiğini iyi biliyor ve iliklerimize kadar hissediyoruz. Halkımıza ve Türkiye toplumuna nasıl ateş düşürdüğünü biliyoruz. Savaş ve çatışma ortamının devamlığını meşrulaştırmak için devlet ve hükümet yetkilileri büyük yanlışlar yapıyor. Açıklamaların tamamı ölümü kutsayan açıklamalardır. İnsanların ölmesi iyi bir şey değildir. ‘Ölmek kutsaldır’ diye bir siyaset yoktur. İnsanlar çatışma ortamından rahatsız ve bu ülkede herkes mutsuz. Savaş süreçlerinden geçen toplumlar siyaseti keşfetti. Biz neden ülke olarak bunu keşfedemiyoruz. Bir an önce çatışmalı ortamın son bulması ve ülkenin huzur ortamına evrilmesi gerekiyor.
‘Başkanlık’ tasasırısı
Yüksek ‘başkanlık’ tasarısı ve olası anayasa referandumuna ilişkin de açıklamalarda bulundu.
Tartışmanın OHAL sürecinde yapılmasını doğru bulmadıklarını söyleyen Yüksek, Türkiye tarihinde daha önce yapılan anayasa süreçlerini hatırlatarak hepsinin bugün olduğu gibi olağanüstü süreçlerde yapıldığına dikkat çekti ve bu taslağın geçmesi durumunda bu anayasanın da diğerlerinden farkı olmayacağını belirtti.
Yüksek’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Kabaca başkanlık sistemine kategorik olarak karşı çıkmıyoruz. Eğer anayasa süreci durdurulup geri çekilirse bizim de toplumun da görüşlerinin dahil olduğu bir süreç gelişirse biz de anayasa yapım sürecini destekleriz. Bu ülkede sistemin ne olacağı herkesi ilgilendirir. Ne olması gerektiği bizleri de ilgilendirir. Şu anda tüm bu kesimleri dışarıda tutarak anayasa dayatılıyor. Bu dayatmayı kabul etmiyoruz. Tek taraflı anayasa yapılmasını yanlış buluyoruz. Bu biçimi desteklemiyoruz.
Kurulmak istenen sistem o kadar risklidir ki; başa gelene göre ülke tehlikeye giriyor.
Türkiye’de idari sistemin tamamı tanımlanmıyor, sadece tepesi var. Peki devamı, valiler ne olacak? En son Başbakan, ‘çift başlığı ortadan kaldıralım’ diyor. Neden hem vali hem belediye başkanı var. O zaman onu da ortadan kaldıralım. İş yapacak belediye kaymakamdan izin almak zorunda. Böyle bir yönetim olmaz. Hadi idari sistemi değiştirelim. Sadece belediyeler yönetsin kentleri, yada valiler yönetsin ancak seçimle gelsin. Hem başbakan hem cumhurbaşkanı problem ise vali ve belediye de sorundur.
“Toplum AKP’ye ‘dur’ demek için fırsat bekliyor”
Yüksek olası bir referandumda ise “hayır” çıkacağını belirterek şöyle söyledi:
Toplum AKP hükümetine dur demek için fırsat bekliyor. Bu da bunun fırsatı olacaktır. Referandum sürrecinde bir kampanyamız olacak. Mecliste görüşmeler bitmedi. Bu görüşmeler bitmeden, referandum koşulları sağlanmadan hükümet bir kez daha düşünmelidir. Biz öncelikle bunun oluşmasını istiyoruz. Hükümet devam ederse, herkesin kendine göre bir hayır nedeni olduğu için kampanya yürüteceğiz. Çıkacak sistemden kimin seçileceğini bilmiyoruz. Kişi üzerinden kampanya yürütmek değil. Toplumla ne olmalı üzerinden kampanya yürüteceğiz.
(GAZETE KARINCA)