Sağlık çalışanları Kürt illerinde yaşanan çatışma ortamına karşı barış çağrısını yinelemek, sağlık kurumlarına yönelik saldırıların, sağlık çalışanları üzerindeki baskıları, sağlıkçıların can güvenliği olmaksızın çalıştırılmasını protesto etmek üzere, 24 Aralık 2015 Perşembe akşamı bir basın açıklaması ve beyaz zincir eylemi gerçekleştirdi. Dün 18.30’da Galatasaray Lisesi önünde toplanan Türk Tabipleri Birliği-İstanbul Tabip Odası, Sağlık Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri, İstanbul Veteriner Hekimler Odası, İstanbul Eczacılar Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri, DİSK Devrimci Sağlık-İş, Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Türk Psikologlar Derneği üyeleri ve yöneticileri “Savaş Öldürür, Biz Yaşatacağız” pankartı taşıdılar.
Sağlık çalışanları savaşın karanlığına karşı beyaz önlüklerini giydiler ve el fenerleri taşıdılar. Kürt illerindeki sağlık kurumlarına yönelik saldırıları, halkın sağlık hakkına erişiminin engellenmesini gösteren fotoğraflar taşıdılar. Mehmet Müezzinoğlu’nun adeta bir savaş bakanı gibi açıklamalar yaptığını dile getiren sağlık çalışanları Müezzinoğlu’nu istifaya çağırdı. Basın açıklamasına TTB'yi temsilen Genel Sekreter Dr.Samet Mengüç, Yönetim Kurulu Üyesi Dr.İncilay Erdoğan, TTB İkinci Başkanı Prof.Dr.Raşit Tükel, TTB Merkez Konsey Üyesi Dr.Hüseyin Demirdizen, TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Dr.Ali Çerkezoğlu katıldı.
Açıklamada ilk konuşmayı DİSK Dev-Sağlık-İş Genel Sekreteri Gürsel Kaya yaptı. “İstikrar istiyorsan bize oy ver” diyenlerin 1 Kasım’dan sonra savaş başlattığını hatırlatan Kaya, “30 yıldır süren bu savaşın kazananı olmaz” dedi. Kaya, savaşta ölen polislere, askerlere, gerillalara ve halka dikkat çekerek “Saray’da, villalarda oturanların çocukları değil bizim yoksul çocuklarımız ölüyor. Ölümler artık olmasın hemen barış, şimdi barış” diye konuştu. Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikası temsilcisi Aydın Erol ise savaşın derhal durdurulması ve müzakerelere geri dönülmesini istedi. İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Cenap Sarıalioğlu, Sur ilçesinde eczanelerin 15 gündür kapalı olduğuna dikkat çekerek, halkın 15 gündür ilaca ve sağlık hakkına ulaşmadığını aktardı. Sarıalioğlu, barışın acilen tesisi için yetkililere çağrı yaptı. TTB adına konuşan Dr.Samet Mengüç ise, Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nu savaşı körükleyen dil kullanmakla eleştirdi. Dr. Mengüç, “Sağlık Bakanı hastanelerin karargah olarak kullanılmasına bir şey demediği gibi, savaş ortamından rant elde etmeye çalışıyor. Savaşı körükleyen bir dil kullanıyor” dedi. Bir an önce barış dilinin egemen olmasının şart olduğunu dile getiren Dr. Mengüç, hükümet yetkililerine savaşı durdurma çağrısında bulundu.
TTB İkinci Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ise, Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeleri hatırlatarak, bu sözleşmelerin sağlık tesislerinin ve sağlık hizmeti verenlerin korunmasını ve sağlık hizmetlerinin aksamamasını öngördüğünü vurguladı. Dr. Tükel, barış için derhal gerekli adımların atılmasını talep etti. Konuşmaların ardından ortak basın açıklamasını Dr.İncilay Erdoğan okudu. Basın açıklamasının ardından 10 dakika oturma eylemi ile basın açıklaması sona erdi.
Basın çaıklaması metni şöyle:
SAVAŞ VE ŞİDDETE KARŞI YAŞAM VE SAĞLIK HAKKINI SAVUNUYORUZ
7 Haziran seçimleri ile normalleşme sürecine giren ülkede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP Hükümeti ile birlikte adeta seçim sonuçlarını yok sayarak tek başına saltanat sürmek için her türlü şiddet ve hukuk dışı yola başvurmakta, ülkeyi adeta içerde ve dışarda savaş ortamına sürüklemektedir. Bu şiddet ve savaş ortamından şüphesiz en fazla etkilenenlerin başında sağlık emekçileri ve sivil halk kitleleri olmuştur. Sokağa çıkma yasağının bulunduğu bölgelerde sağlık emekçilerinin yaşadığı ihlalleri ilk günden itibaren Sağlık Bakanlığı’na bildiriyor, sağlık emekçilerinin ve sağlık hizmetlerine erişimin güvence altına alınması için önlem alınmasını istiyoruz. Sağlık emekçileri, Sağlık Bakanı’ndan aylardır kendilerini rahatlatacak açıklamalar ve önlemler beklerken, Bakan ve bakanlık yetkilileri "haftalık çalışma" uygulaması adı altında hukuk dışı, etik dışı uygulama ve açıklamalarda bulunmaktadır.
Sokağa çıkma yasakları sırasında nöbet değişimini gerekçe göstererek sağlık emekçilerinin günler boyunca hastanelerde hapsedilip kapalı tutulması kabul edilemez bir uygulamadır. Güvenlik Güçleri tarafından hastanelerin üs olarak kullanılmasına, ambulansların yaralılara giderken polis tarafından engellenmesine, halkın hastanelere erişememesine, acil servislerin önünde zırhlı araçların konuşlanmasına, sağlık emekçilerinin öldürülmesine ve yaralanmasına ses çıkarmayan Sağlık Bakanı polisliği bir tarafa bırakıp halkın sağlık hakkı ve sağlık emekçilerinin şiddetten uzak biçimde insanca çalışma ve yaşam hakkının gereklerini yerine getirmek için çalışmalıdır.
Sağlık Bakanı’na savaş ve şiddet dilini bırakarak bir hekim olduğunu ve sadece görevlerini tanımlayan 1. maddeyi bir kez daha hatırlatmak isteriz: “Toplumun hayatını bedenen, ruhen ve sosyal bakımdan tam iyilik hâli içinde sürdürmesini sağlamak için fert ve toplum sağlığını korumak ve bu amaçla ülkeyi kapsayan plan ve programlar yapmak, uygulamak ve uygulatmak, her türlü tedbiri almak, gerekli teşkilatı kurmak ve kurdurmaktır.” Birbiri ardına farklı kentlerde ve bölgelerde özel güvenlik bölgesi uygulaması adı altında haftalar süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi.
Son verilere göre 7 ilde, 1.3 milyon kişinin yaşadığı 17 ilçede süresiz ve gün boyu sokağa çıkma yasakları ilan edilmiş halkın yaşam alanları adeta ellerinden alınmıştır. 1.5 milyonun üzerinde insanın doğrudan etkilendiği, 250 bin insanın göç ettiği, yüzlerce insanın öldüğü, binleri bulan yaralanmaların olduğu bir ortamda sağlık emekçileri üzerindeki baskı ve şiddeti kabul etmiyor ve kınıyoruz. Başta yaşam hakkı olmak üzere halkın beslenme, barınma, sağlık hizmetine ulaşma/bu hizmetlerden yararlanma gibi temel hakları ihlal edilmeye devam edilmektedir. Öğretmenler ve sağlık emekçileri üzerinden yapılan bu planlar ise, AKP'nin savaşta ısrarının işaretleridir ve sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerde yaşanacaklarla ilgili kaygılarımızı ve korkularımızı daha da artırmaktadır. Sağlık emekçileri olarak; hastanelerimizi özel harekatçı üslerine çeviren, normal bir biçimde çalışma hakkımızı yok sayan, bizleri öldüren ve tehdit eden, halkın sağlık hakkını, yaşam hakkını, beslenme ve temiz suya erişim hakkını ihlal eden AKP’nin savaş politikalarına karşı çıkacağımız ve barışta ısrarcı olacağımız bilinmelidir. Savaşa ve Şiddete Hayır! Barış Hemen Şimdi…
TTB-İstanbul Tabip Odası
Sağlık Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri
İstanbul Veteriner Hekimler Odası
İstanbul Eczacılar Odası SES İstanbul Şubeleri
DİSK Devrimci Sağlık-İş Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi
Türk Psikologlar Derneği