SEÇTİKLERİMİZ – Çiğdem Toker’in Cumhuriyet’teki yazısı: 450 bin adet TERCİH kaşesi yaptırıp niye EVET kaşesine izin verdiniz?
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) anayasal bir kurum. Tüm anayasal kurumlar gibi hukukla var olup yaşamak zorunda. YSK’nin mühürsüz pusulaları emredici yasa hükmüne rağmen geçerli sayan duyurusu, halkoylamasında meşruiyet tartışması başlattı.
Ülkenin geleceğini biçimleyecek halkoylamasının seyrini değiştirecek nitelikteki açıklama, dün akşam saatlerine dek internet dünyasında “pop up” olarak bilinen ekranda kısa süre kalıp kaldırılan bir duyuruyla sınırlıydı. Kararın yokluğunu vurguladığımız yazı ve haberler geniş ilgi gördü.
Karar, duyurudan tam 48 saat sonra dün akşamüstü açıklandı. YSK, emredici hükme niye uymadığını AİHM protokolüyle açıklamış. “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan (…) birleşik oy pusulaları geçerli değildir” maddesine rağmen, eğer seçmenin kusuru yoksa, AİHM protokolü gözetilerek yönetime katılma hakkının özünü korumak gerektiği savunulmuş.
Hukuk devleti açısından çok şık bir tutum şüphesiz. Bu durumda, Yurtdışı İlçe Seçim Kurulu’nun aynı gün, aynı partinin bir başka temsilcisinin, aynı konuda yaptığı başvuruda tam aksi yönde karar alınması açıklanmak zorunda. 2017/404 No’lu kararda da AİHM protokolü gözetilse iyi olmaz mıydı?
İkinci skandal
Eğitim düzeyi yüksek olmayan seçmenler sandık başında yanılabiliyor. Bunun için de çeşitli önlemler alınır. Kaşe de bunlar arasında. Genel ve yerel seçimlerde kullandığımız EVET yazılı kaşenin, iki seçenekli anayasa referandumunda kullanımının tereddüt yaratacağı ilgilisince bilindiği için buna göre üretim ve kullanım belirleniyor.
DMO geçen yıl YSK için ihale açarak 450 bin TERCİH yazılı kaşe alacağını duyurmuştu. O sıra (11 Mayıs 2016) bu köşede yayımlanan yazımdan:
En son oy kullandığımız 1 Kasım seçimlerinde mührün üzerinde EVET yazıyordu. (…) ihalede kaşe üzerinde TERCİH yazması isteniyor. (12 Eylül 2010 referandumunda da TERCİH kaşesi kullanılmıştı.)
– Üretilecek TERCİH mühürlerinin 10’ar binlik paketler halinde 81 ilin hangi ilçesine ve toplamda kaçar adet teslim edileceği, tek tek ve ayrıntılı bir listeyle belirlenmiş. Bu liste, ihale şartnamesinin bir parçası olarak ilan ediliyor.
Toplam TERCİH mührü sayısı 432 bin 640. İhale şartnamesinde artan kaşelerin YSK’nin göstereceği yere teslim edileceği belirtilmiş. (Fazla üretileceği şimdiden belli 17 bin 360 kaşenin, tıpkı fazla oy pusulalarında belirtildiği gibi; kaza, aksilik, afet vs. gibi nedenlerle oluşacak eksikleri kapatmakta kullanılacağını düşünmeliyiz.)
Pazar günü bu ihaledeki TERCİH kaşeleri kullanıldı. Ama bazı sandıklarda TERCİH yerine EVET kaşesi kullanılınca, YSK gün içinde karar alıp “Evet mührü kullanılabilir” dedi.
İyi de o zaman Mayıs 2016 ihalesindeki 450 bin TERCİH kaşesinin akıbeti ne oldu?
Üretilecek TERCİH mühürlerinin 10’ar binlik paketler halinde nereye, nasıl dağıtılacağına kadar ayrıntı veren bir şartname varken, bu kadar TERCİH mührü neye yetmedi de pazar günü eski EVET mühürleri kullanıldı?
Cumhurbaşkanı’nın halkoyuyla seçilmesi düzenlenirken, YSK’nin doğrudan ihaleyle istediğine iş vermesi serbest bırakıldı. O nedenle artık ihale sonuçları açıklanmıyor. Ancak 450 bin TERCİH kaşesi ihalesi gibi, oy pusulası ihalesini de hangi şirketin aldığı konuları önemini koruyor. Önceki seçimlerde basılmış milyonlarca adetlik fazla pusula AGİT eleştirisine konu olmuşken, bu referendumda kaç adet fazla pusula basıldığı sorusu da seçim güvenliği bakımından gazeteciliğe dahildir.