Tarihe “Türkiye Barış Derneği Davası” adıyla geçen dava, darbecilerin sicillerindeki suçlara bir yenisini ekledi. 20. yüzyılın sonlarında, Türkiye ve dünya kamuoyunun, “barışın yargılanması” olarak tanımlayıp büyük bir ilgiyle izlediği bu dava, barış düşüncesinin ve barış hareketinin karşılaştığı, dünya düzeyinde sayılı yargılama örneklerinden birini oluşturuyor.
Barışın savunulması amacıyla yazarlar, siyasetçiler ve bilimciler tarafından 1972 yılında İstanbul’da kurulan Barış Derneği, 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte kapatıldı. Darbeciler, derneğin kurucuları ve yöneticileri hakkında TCK’nın 141 ve 142. maddeleri uyarınca dava açtılar. Yönetici ve kurucuları 27 Şubat 1982’de tutuklandılar. Aynı yılın sonunda serbest bırakıldılar, 1991’e kadar uzayan bir mahkeme sürecinden sonra beraat ettiler.
12 Eylül Darbesi sonrası Sıkıyönetim mahkemelerince 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu ve haklarında davalar açıldı. Bu derneklerden biri de 1977’de Mahmut Dikerdem’in öncülüğünde kurulan Barış Derneği oldu.
İlk olarak dernek hakkında bir soruşturma açıldı. Dernek hakkındaki soruşturma, 12 Ekim 1980’de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı’nın verdiği emir ile başladı. Soruşturma gerekçesi olarak derneğin bir bültenindeki yazılar gösterilmiştir. Ancak soruşturma devam ederken, kapsamı genişletildi ve derneğin kuruluşundan itibaren soruşturulmasına karar verildi. Bu kapsamda, derneğin soruşturma tarihine kadar görev yapan yönetici kadrosunun tamamının ifadesi alındı.
Soruşturma genişletilmiş kapsamda devam ederken İstanbul Sıkıyönetim Savcılığı 30 Aralık 1980’de ve 22 Ekim 1981’de İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’ne başvurarak iki kez tutuklama isteğinde bulundu. Bu talep üzerine mahkeme yaptığı incelemede herhangi bir suç unsuruna rastlamaması nedeniyle savcılığın talebini reddetti.
Talebin reddilmesi üzerine savcılık, Prof. Dr. Kayıhan İçel, Prof. Dr. Erol Cihan ve asistan Şükrü Alpaslan’dan oluşan bilirkişi heyetine başvurarak inceleme talep etti. Bu inceleme sonrası hazırlanan raporda derneğin suç oluşturacak faaliyetlerde bulunduğu yazıyordu. Bu rapor üzerine İstanbul 2 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi’ne başvuran savcılığın talebi kabul edildi ve 23 Şubat 1982 tarihinde dernek yöneticilerinin tutuklanmasına karar verildi. Bu kararın ardından dernek başkanı Mahmut Dikerdem, İstanbul Barosu başkanı Orhan Apaydın, Türk Tabipleri Birliği başkanı Erdal Atabek ile birlikte 44 kişi gece yarısı yapılan operasyon ile evlerinden alınarak cezaevine gönderildi. Gerçekleştirilen soruşturma sonrası cezaevine gönderilen 44 kişiden 25’i tutuklanırken geri kalanları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
İstanbul Sıkıyönetim Savcılığı, iddianameyi hazırlayarak mahkemeye sundu. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi, iddianameyi kabul ederek 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 141 ve 142. maddeleri uyarınca 17 Mayıs 1982’de Türkiye Barış Derneği davasını açtı.
17 Mayıs 1982’de başlayan ve 1,5 yıl devam eden davada, yargılanan 27 sanığın sorgularının tamamlanması 6 ay sürdü. Bu süreç içerisinde sanık avukatları birçok kez mahkemenin tutumunu eleştirerek protesto ettiler. Bu protestolar arasında avukatların iki defa reddi hakim talebi mahkemece geri çevrildi. 14 Kasım 1983’e kadar süren davanın birinci bölümünün kararında tüm sanıklar için mahkûmiyet kararı verildi. Verilen bu kararı Askerî Yargıtay 3. Dairesi bozdu. Bunun üzerine yeniden başlayan yargılama sürecinde verilen karar bir öncekiyle aynı oldu. Verilen bu ikinci kararı da Askerî Yargıtay eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle bozdu.
Bu yargılamanın devam ettiği süreçte, Barış Derneği’ne ikinci bir dava açıldı. Bu davada sanık olarak yargılananlar ise ilk davadaki avukatların bir kısmı ile Tarık Akan, Genco Erkal gibi isimlerden oluşmaktaydı. 736 sayfalık ilk dava kararları ancak Mart 1984’te resmi olarak açıklanmıştır.
18 Mart 1986’da iki dava birleştirilerek tek dava haline getirildi. Dava sürerken, 17 Şubat 1986’da Reha İsvan, Aykut Göker, Tahsin Usluoğlu gibi isimlerin de aralarında olduğu altı kişi tahliye edilirken, 10 Mart 1986’da da Erdal Atabek ve Ali Sirmen’in aralarında olduğu altı kişi tahliye edildi. Dava sürerken 1 Mart 1986’da İstanbul Barosu başkanı Orhan Apaydın, 20 Haziran 1986’da da CHP Milletvekili İsmail Hakkı Öztorun hayatını kaybetti.
21 Nisan 1991 yılına kadar birçok sanığın beraati ile devam eden dava, aynı yıl 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile TCK’nin 141 ve 142. maddelerinin kaldırılmasıyla düştü ve tutuklu sanıkların suçsuz bulunup beraat edilmesi ile de dava sonlandı.
Yargılananlar
Barış Derneği Davası’nda, Dernek başkanı Mahmut Dikerdem, öğretmen ve yazar Reha İsvan, hukukçu ve yazar Orhan Apaydın, tıp doktoru ve yazar Erdal Atabek, mühendis Aykut Göker, TÜMDER genel başkan yardımcısı Tahsin Usluoğlu, Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim üyesi Haluk Tosun, öğretmen ve yazar Şefik Asan, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve Elektrik Mühendisleri Odası üyesi Aybars Ungan, sanatçı Ali Taygun, yazar Uğur Kökden, psikiyatrist Metin Özek, gazeteci Niyazi Dalyancı, yazar Ataol Behramoğlu, hukukçu ve yazar Ali Sirmen, siyaset bilimci ve Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü öğretim üyesi Gencay Şaylan, Elektrik Mühendisleri Odası üyesi Ergun Elgin, ressam ve heykeltıraş Orhan Taylan, yazar Hüseyin Baş, CHP eski milletvekili Nedim Tarhan, CHP eski milletvekili Mustafa Gazalcı, CHP eski milletvekili İsmail Hakkı Öztorun, bağımsız eski milletvekili Nurettin Yılmaz, CHP eski milletvekili Kemal Anadol ve Marmara Üniversitesi işletme profesörü ve dekan Melih Tümer.
Uluslararası Etikleri
Avrupa Ekonomik Topluluğu 12 Eylül Darbesi’nin ardından Türkiye’ye karşı çeşitli tavırlar almıştır. Milli Güvenlik Konseyi’nin tüm siyasi partileri kapatma, DİSK’in 52 yöneticisi için idam istemi ve Barış Derneği davası kararları sonrasında toplanan Avrupa Parlamentosu (AP) 22 Ocak 1982’de aldığı bir kararla Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu’nun AP kanadının iptal edildiğini açıklamıştır.