B. Akpolat yazdı
Türkiye işçi sınıfı hareketinin kitleselleşmesinin doruk noktası 1977 1 Mayıs’ıdır. Burada düzenlenen katliam da esas olarak işçi sınıfı hareketindeki kitleselleşme ve militanlaşma eğilimine sermaye devletinin yanıtıydı. Bu yanıt yetmemiş olmalı ki işçi sınıfı hareketi açısından simgesel anlamı büyük olan Taksim Meydanı istisnasız bütün hükümetler tarafından işçi sınıfına yasaklandı. Çünkü sınıf mücadelesinde sınıflar iradelerini birbirlerine kendi anlamının çok ötesinde anlama sahip olan olaylar, semboller üzerinden yüklerler. Örneğin 1984 yılında İngiltere’de yaşanan madenciler grevi neo-liberal politikaların önündeki engel olarak görülen işçi hareketinin Thatcher hükümeti tarafından yok edilmesini amaçlıyordu. Sadece bir grev değildi. Bu grev dolayısıyla işçi sınıfı ve sermaye bütün gücüyle birbirine yüklendi ve grev ezildiği için İngiltere’de pervasız bir sermaye saldırısının önü alabildiğine açıldı. Taksim Meydanı’nı işçilere açıp açmama tartışması da kendi anlamının çok ötesinde etkilere sahip bir irade savaşıydı.
Taksim 1 mayıs kutlamaları sermayenin mükafatı değil, işçi sınıfının kazanımıdır
Turgut Özal bahar eylemlerinin ardından işçiler yüzde 143 zam alınca “Onlar almadı biz verdik” demişti. Kendini Adnan Menderes-Turgut Özal ekolünden sayan Tayyip Erdoğan da Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs alanı haline gelmesi ve 1 Mayıs’ın tatil günü ilan edilmesini ileri demokratlığının bir göstergesi sayıyor. Tayyip Erdoğan’ın bu söyleminde iki tane kocaman yalan var. Birincisi, 1 Mayıs alanı verilmiş değil; işçilerin, devrimcilerin, ezilenlerin 2007’den itibaren ısrarlı mücadelesi sonucunda kazanılmıştır. Tabii ki 80’lerin sonunda yasaklanmasına rağmen sokaklarda kutlanan, Mehmet Akif Dalcı’nın da katledildiği 1 Mayısları bu mücadelelerin başlangıcı saymamız gerekir. İkincisi Tekel işçisine acımasızca saldıran, üç yıl boyunca Taksim’i gaza boğan, en fazla grev yasaklayan, Torba yasayı çıkartan, emekliliği imkânsız hale getiren, tersanelerde, madenlerde katledilmemize “kader” diyen AKP kim, ileri demokrasi kim?
AKP 1 Mayıs’ı ehlileştirmek isterken, CHP de AKP karşıtlığı üzerinden kendi güçlerini düzenlediği bir güne dönüştürmek istiyor.1 Mayıs ne AKP’nin ne de CHP’nindir. 1 Mayıs bir seri katil gibi işçileri öldüren, öldürmezse de süründüren kapitalizme karşı isyan ve direniş günüdür. 1 Mayıs daha 1886’da “Biz işçiler dünyaya çalışmak için gelmedik. 8 saat iş, daha fazlası değil” diye haykıran Amerikalı kardeşlerimizin mücadelesine sahip çıkma günüdür.
Sermaye sınıfı taşeronlaştırma, sendikalaşma çabasındaki işçileri işten atma, işçileri sosyal güvenceden mahrum bırakarak sadece karıncalar gibi çalışan, düşünmeyen, hayat kavgasının içinde kaybolmuş tek tek insanlar haline getirme yoluyla örgütsüzlüğü dayatıyor. 1 Mayıs, bize erken uyu, erken kalk, karıncalar gibi çalış yoksa ağustos böceği gibi aç kalırsın yalanlarını utanmadan söyleyen para babalarının bu oyununu, alanları dolduran Türk, Kürt, Arap, kadın, erkek, genç, yaşlı işçi ve işsizler olarak bozmakta kararlı olduğumuzu gösterdiğimiz gündür.
İşçilerin yaşam koşulları AKP döneminde düzelmek bir yana daha da bozuldu. Sağlık, sosyal güvenlik gibi alanların hızla piyasa ilişkilerine çekilmesi de bu süreci yoğunlaştırmaktadır. Bir yanda zenginlik artar ve sermaye birikirken, diğer yanda yoksulluk ve yoksunluk derinleşmektedir. Sistem, ‘sosyal yardım’ adı altında çeşitli ilave ödemelerle (sadaka yöntemiyle)yoksul kitleleri kendisine tabi kılmaktadır. Bir başka deyişle, yoksulluğun azaltılması değil, yönetilmesi söz konusudur.
1 Mayıs; işçinin, emekçinin bayramı
Bütün bu rezilliğe, iş cinayetlerine, yoksulluğa, işsizliğe karşı çıkmak ve insanca ve onurlu yaşama hakkımızı savunmak için 1 Mayıs en anlamlı gündür. 2013 1 Mayıs’ı işçi sınıfının, ezilenlerin, kadınların, Alevilerin, Kürtlerin birleşik mücadele bloğuyla kendi sembolümüzle, kızıl bayrağımızla Türkiye’de siyasete işçi sınıfının el koyduğunu dosta düşmana gösterdiğimiz gün olmalıdır.
Cumhuriyet tarihi boyunca hükümetler 1 Mayıs’lara hep düşmanca yaklaştılar. İşçi sınıfının kararlıca 1 Mayıs’ı sahiplenmesini engelleyemeyince de “Bahar Bayramı, börtü böcek bayramı” diyerek 1 Mayıs’ları ehlileştirmeye giriştiler. AKP’nin 1 Mayıs’ı emek ve dayanışma günü adıyla resmi tatil ilan etmiş olması AKP’nin demokratlığını değil, işçi sınıfının kararlı mücadelesinin gücünü gösterir. 1 Mayıs dünyanın en fazla kişiyle kutlanan bayramıdır. 1 Mayıs hiç tanımadığımız siyah, beyaz, kadın, erkek, genç, yaşlı işçi kardeşlerimizle kardeşleşmemizin uluslararası günüdür. 1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Dünyayı yaratan emeğin; bayramı, kitlesel şölenidir.